Okuduğunuz haber
EYYÜP AZLAL YAZDI; “İSKİLİP'E NİÇİN GİDİLİR?”

İSKİLİP’İN SESİ’NDE BAYRAMLAŞMA PROGRAMI

Anasayfa   /    Kültür ve Sanat    /    Eyyüp Azlal yazdı; “İSKİLİP'E NİÇİN GİDİLİR?”

Eyyüp Azlal yazdı; “İSKİLİP'E NİÇİN GİDİLİR?”

Milat Gazetesi köşe yazarı Eyyüp Azlal 10 Temmuz 2022 tarihli yazısında İskilip’i köşesine taşıdı.

KÜLTÜR VE SANAT      11 Temmuz 2022 - 13:38     0

Eyyüp Azlal yazdı; “İSKİLİP'E NİÇİN GİDİLİR?”

 

Yazarın “İskilip’e niçin gidilir?” başlığıyla kaleme aldığı yazı;

“Çorum Belediyesince düzenlenen Elvan Çelebi Şiir Akşamının ikinci gününde Çorum belediyesi tarafından tahsis edilen bir minibüsle İskilip’e gittik. Çorum’da kalan şairlerden Mustafa Özçelik, Bestami Yazgan, Şakir Kurtulmuş, Yaşar Bayar, M. Yaşar Genç ve Eyyüp Azlal’dan oluşan heyet, saat 10. 00 gibi Çorum’dan İskilip’e hareket ettik.

Çorum’la İskilip arası yaklaşık altmış kilometre. Yolun durumuna göre bir saatten kısa bir süre zarfında Çorum’dan İskilip’e varılabiliyor. Yolun en güzel ve en heyecanlı kısmı ise İskilip’e beş kilometre kala Kızılırmak üzerindeki köprüden geçmekti. İskilip-Kızılırmak köprüsü olarak anılıyor. Bu köprü, ülkemizde nehir üzerinde kurulan en uzun köprülerden biridir. Fırat üzerinde kurulan Birecik köprüsü de böyle bir uzunluğa sahip. Fakat bu köprü yani Kızılırmak köprüsü, nehrin en dar kesmi üzerinde değil nehrin en geniş yeri üzerinde inşa edilmiş. Bu nedenle köprü, hali hazırda Sakarya nehri ve Uzunköprü’den sonra bir kilometreyi aşan boyuyla nehir üzerinde kurulu üçüncü büyük köprümüzdür. Keşke bu kadar uzun olan köprünün belli yerlerinde seyran yeri yani seyirgah inşa edilseydi.

Kızılırmak ile İskilip arası beş kilometre mesafededir. Bir dağın etrafı dönülerek şehre varılıyor. Şehre vardığımızda dağların ve ağaçların uzunluğu arasında kendimizi buluyoruz. Bitlis’teki şehir oturumu gibi burada da zor bir coğrafyada evler inşa ediliyor. Yol kenarında akan dereler, oluklar ve çeşmeler bazen tarihe meydan okuyan bazen de tarihe yenik düşen taraflarıyla karşımıza çıkıyordu.

İskilip belediyesi tarafından bize tahsis edilen rehberimizin tarif ettiği mekâna doğru gidiyoruz. Vardığımız mekân, İskilip’in en eski camilerinden olan Şeyh Yavsi camisiydi. Bu cami’nin haziresinde Osmanlı’nın şöhretli şeyhülislamı Ebussuud Efendi’nin babası Şeyh Muhyiddin Muhammed Yavsi hazretleri yatmaktadır. Halk arasında Şeyh Yavsi olarak bilinen bu zat, aynı zamanda Sultan İkinci Bayezid’in hocası olarak da bilinir. Onun Sultan İkinci Bayezid ile hukuku sultan Bayezid Amasya’da şehzade iken başlar. Şeyh Yavsi, Hacc yolcuğu sırasında Amasya’dan geçerken Sultan Bayezid’i ziyaret eder ve ona “Hicaz dönüşünde sizi saltanat tahtında oturur halde buluruz” diyerek onu padişahlıkla müjdelemiştir. Osmanlı tarihinde Şeyh Yavsi “Hünkar Şeyhi” olarak kayıtlara geçmiştir. Şeyh Yavsi hazretleri aynı zamanda İran’ın Tus şehrinden gelen büyük âlim Ali Kuşçu’nun da yeğenidir.

Ebussud Efendi, babası adına memleketi İskilip’te bir camiyi inşa etmek ister. O, bir cami inşa ederken özgün bir mimarisi olsun, ister. O zamanlar Osmanlı coğrafyasında pek örneğine rastlanmayan “T” şeklinde orijinal bir cami yaptırır. Bu Cami, rehberimizin biz gezdirdiği ilk camiydi. Şeyh Yavsi hazretleri, Ali Kuşçu gibi bir âlimden hadis dersleri almış, oğlu Ebussud Efendi’ye de hem zahirî ilimleri vermiştir. Semerkant ve Tus’tan başlayan bir ilim yolculuğu Anadolu’da mayalanmış, Anadolu irfanının başlangıcını oluşturmuştur. Bugün, Bu camii’yi-medreseyi görmek ve bu zatı ziyaret etmek için İskilip’e yoğun bir ziyaretçi akını vardır.

Şeyh Yavsi Camiinin hemen yanında İskilip halk kütüphanesi ve iskilip’e 1942 yılında ziyarete gelenşair-ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun anısına bir müze yaptırılmış. Müzenin girişine İskilip’te yetişen bir üzüm çeşidi olan “Çatalkara” üzümünün büstü yer alıyor. İskilip ve oranın insanları edebiyatında turizmini yapma peşinde. Müze kapalı olduğu için giremedik. Şairin “karadut” adlı şiirini ve bu şiir kitabında yer alan diğer şiirlerinin de burada yazıldığı söyleniyor. Sadece şiirler değil, yazılar ve resimler de mevcut. Rehberimizin dediğine göre Bedri Rahmi’nin Çorum defterleri bölümünde yer alan şiirlerin kopyası alınarak bu müzede sergileniyor.

İskilip’te bir sonraki durağımız İskilip Ulu Camisiydi. Bu caminin bir diğer örneği Çorum Ulu camisidir. Çorum Ulu camisinin aynısı İskilip’te daha önce yıkılan eski bir caminin temeli üzerine inşa edilmiştir. 1839 yılında mimar Çöcükçüoğlu Hasan Usta yapmıştır. Caminin bânisi ise Serbest Azadeler’den Mehmet Efendi’dir. Bu kadar büyük bir cami, şimdilerde sürekli göç veren İskiliplilerin ardından adeta öksüz bir cami hüviyetindedir. İnşallah cemaati bol olur.

İskilip’te ansızın yağan yağmur, bizi bir butik İskilip çay evinde zorunlu istirahate tabi tuttu. Bu çay evinde eskiye dair ne varsa mevcuttu. En önemlisi de çay evinin de eski bir İskilip evi olmasıydı. Eski eşyaların, makinelerin hala bazılarımızın evlerinde kullanıldığını da söyleyelim bu arada.

İskilip âlimler müzesi öncesinde İskilip’le özdeşleşen İskilip’in büyük âlimi İskilipli Atıf Efendi’nin mezarını ziyaret ettik. Malumunuz 1923 yılında Şapka kanunu çıkarılmadan önce Atıf Efendi’nin yazmış olduğu bir kitabında bazı sözlerinden dolayı idam edilmesi evrensel hukuk ilkeleriyle örtüşen hiçbir yanı yoktur. Bugün şapkacıların şapka takmadığı, Zulmedenlerin yerlerinde yeller esildiği bir dönemdeyiz. Ali Kuşçu, Şeyh Yavsi Hazretleri, Ebussud Efendi gibi büyük molla ve âlimlerin silsilesini devam ettiren Atıf Hoca, idam edilmeden önce Fatih Camii müderrislerindendi. Bizim için teselli olan şudur. 2005 yılına kadar mezarı bilinmeyen bir yerdeydi. Dr. Mehmet Sılay ve çok kıymetli araştırma ekibi (Allah hepsinden razı olsun) yaklaşık on yıllık bir çalışma sonucu Atıf Hocanın mezar yerini Ankara Garipler Mezarlığında buldu. Ve İskilip’te bugünkü yerine naklini sağladılar. İnşallah Dr. Mehmet Sılay Hocamızla yaptığımız bir söyleşimizi başka bir yazımızda neşredeceğiz.

Bugün “İskilip’e niçin gidilir diye bir soru” sorulduğunda Türkiye’deki Müslümanlar olarak yakın tarihimizin acısını yüreğimizde hissettiğimiz için hiç şüphesiz İskilipli Atıf Hoca’nın mezarını ziyaret etmek için gidilir, olacaktır. Oraya gidilirken İskilip’te kapatılan medreselerin, unutturulmaya çalışılan bir medeniyetin nasıl ayakta durduğunu da göreceksiniz.”

Eyyüp Azlal/ Milat Gazetesi

YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ