HAYVAN PAZARI KURBAN ALIŞ VERİŞİNE HAZIR

Okuduğunuz haber
HACI KARANİ VE ABDÜLBÂKİ EFENDİ ÜZERİNE

BELEDİYE İSKİLİPSPOR YAZ GÜREŞ KURSU DÜZENLİYOR

Anasayfa   /    Kültür ve Sanat    /    HACI KARANİ VE ABDÜLBÂKİ EFENDİ ÜZERİNE

HACI KARANİ VE ABDÜLBÂKİ EFENDİ ÜZERİNE

Biraz yaşlı bütün İskilipliler Akçay üzerindeki Hacı Köprüsü ve eskiden bu köprü başında iken yıkılan bir Hacı Karani Türbesi olduğunu bilir.

KÜLTÜR VE SANAT      29 Haziran 2021 - 02:07     0

HACI KARANİ VE ABDÜLBÂKİ EFENDİ ÜZERİNE

 

      Ali Kılcı /Arkeolog/Sanat Tarihi Uzmanı

Biraz yaşlı bütün İskilipliler Akçay üzerindeki Hacı Köprüsü ve eskiden bu köprü başında iken yıkılan bir Hacı Karani Türbesi olduğunu bilir. Hacı Karani kimdir ? denilince, sorunun cevabı olarak hepimizin aklına, Kastamonulu Şeyh Şaban-ı Veli hazretlerinin halifesi olan Abdülbaki Efendi’nin ismi gelir.

Ama burada bir yanlışlık olduğunu tespit ettik. Çünkü Hacı Karani ile Abdülbaki Efendi, bilinenin aksine iki ayrı kişidir. Ama önce Kastamonu’da bulunan Şeyh Şaban-ı Veli Tekkesinin şeyhi İskilipli Abdülbaki Efendiyi tanıtalım.

Doğum tarihi bilinmeyen Abdülbâki Efendi, İskilip’li Acem Alisi diye meşhur bir kişinin oğludur. Çorum’a İran’dan gelen meşhur bir pehlivan herkesi yenmiştir. Bu pehlivanı yenerek halkın takdirini kazanan babası Acem Alisi diye anılmıştır. Babası gibi yiğit bir pehlivan olmasına rağmen, Abdülbâki efendi kendi nefsiyle güreşip dünya zevklerini bırakmıştır. İstanbul’da tanınmış ilim adamlarından din ve fen ilimlerini tahsil ederken bir hastalık sebebiyle bir gözü kör olmuştur. Abdülbaki Efendi zahirî ve batınî ilimlerde âlim olmasına rağmen kendisinde bir boşluk ve eksiklik hissetmiş, ilâhî aşka düşüp, kendisini tasavvuf yolunda ilerletebilecek bir mürşit aramaya başlamıştır. Bu sahada Sofya’lı Bâli Efendi ve Şeyh Şâbân-ı Velî’den birini seçmeyi gitmeyi düşünmüş, sonra kararını verip İstanbul’dan Kastamonu’ya gitmiştir. Şâbân-ı Velî’nin ellerini öptü. Hâlini arz etti. Şâbân-ı Velî hazretleri ismini sorunca; “Abdülbâki” cevâbını verdi. Bunun üzerine Şeyh hazretleri: “ İnşâallah sülûk edip, evliyâlık makamlarında ilerleyip, hakikaten Abdülbâki (Bâki olan Allah’ın kulu) olursun.” dedi. Abdülbâki Efendi yıllarca dergahında Şâbân-ı Velî’ye hizmet etti. Tasavvuf yolunda ileri derecelere kavuştu. Şâbân-ı Velî hazretleri onun için: “Eğer bizim Abdülbâki’nin bir gözü daha olsaydı, ince manaları mütalaa ederken, kitabı delip öte yana geçerdi” demiş, kemale erince Abdülbâki Efendi’yi şeyhlik vererek, Çorum halkını irşat için gönderdi. Abdülbâkî Efendi yıllarca buradaki tekkede vaaz ve nasihat edip, ders okuttu. Kıymetli halifeler yetiştirerek etraftaki şehirlere gönderdi. Kastamonu’da Şâbân-ı Velî vefat edince yerine önce Osman Efendi, ondan sonra Hayreddin Efendi şeyh oldu. O da vefat edince dervişler şeyhlik makamına Abdülbâki Efendi’nin uygun olduğuna karar verdiler. Kendisine geldikleri zaman Abdülbâki Efendi onlara: Bir gün hocam Şâbân-ı Velî hazretlerine sizden sonra seccadeye kim gelir diye sormuşlardı. O da; “Osman gelir, sonra Hayrüddîn gelir, sonra seccade sahibini bulur.” demişti. Elhamdülillah bu hizmete lâyık görüldük, diyerek Kastamonu’ya geldi. Şâbân-ı Velî hazretlerinin tekkesinde İslamiyet’i anlatıp, halkı irşat etti. Dersi vermeye başladıktan sonra herkes can gönlü ile ona talebe olmağa başladı. Cuma günleri, Kur’ân-ı kerim ayetlerini tefsir eder, hadis-i şerifler naklederdi. Tarikatı büyük bir topluluk haline gelip, Kastamonu ulemasının pek çoğu Abdülbâki Efendiye talebe oldu. Bunlardan kemale erenlere hilâfet vererek çevre şehirlere gönderdi.

Kastamonu Şeyh Şâbân-ı Velî Tekkesinde on bir yıl şeyhlik yapan Abdülbâki Efendi ziyaret için 1589 yılında geldiği İskilip’te hastalanarak vefat etti. Mezarı üzerinde bir türbe vardı. Hacıkarani Köprüsü yanında iken, Çorum Caddesi açılırken yıkılarak, mezarı şimdiki yerine taşındı.

Şeyh Abdülbâki Efendinin pek çok kerameti görülmüştür. Ancak o kerâmetlerinin anlatılmasından hiç hoşlanmaz, ölümünden sonra bile söylenmesini istemezdi. Bu yüzden kendisine çok bağlı olan talebelerinden, Şeyh Şaban-ı Veli Menâkıbnâmesini yazan Ömer Fuâdî Efendi eserinde Abdülbâki Efendinin kerâmetlerinden bahsetmemiştir.

Abdülbaki Efendi 1579 yılında vefat etmiştir. Ancak ona atfedilen Hacı Karani ismi, Tabakhane Mahallesi Camisini yaptıran Şeyh Habib Karamani’nin “Şeyh Ömeri” diye meşhur 1476 tarihli vakfiyesinde bir yer ismi olarak geçmektedir. Şeyh Muhiddin Yavsi’ye mürit olmak isteyen padişah 2. Bayezid’in Şeyh Habib’e İskilip’te geniş bir arazi hediye

etmiştir. O da bu araziyi yaptırdığı cami için vakfetmiştir. Vakfiyede bu arazinin sınırları tarif edilirken, “Hacı Karani” kelimesi bir mevki ismi olarak geçmektedir. Bu isim hakkında bir yer adı olması dışında henüz bir bilgiye sahip değiliz. Muhtemelen Selçuklu devrinde yaşamış, belki Abdülbaki Efendi’nin soyunun dayandığı bir kişi de olabilir. Kendisi İskilip’te vefat edince dedelerinden biri olan Hacı Karani’nin Türbesine defnedilmiş olması mümkündür.

Sonuç olarak bilinenin aksine Hacı Karani ile Abdülbaki Efendi’nin ayrı kişiler olduğu ortaya çıkmıştır. Şimdilik Hacı Karani isimi unutulmuş İskilipli bir kişi olduğunu söyliyebiliriz. Hacı Karani’nin kimliğini bulmak için araştırma yapılması gerekmektedir.

Burada Hacı Karani Türbesinin yol için yıkılması sırasında içindeki mezarın kazılarak kemiklerinin Hacı Karani mezarlığına taşınmasının anlatan Mustafa Yolcu’nun bir yazısına değinmek gerekir.

Şeyh Habibül Ömeri’nin 20 Ekim 1476 tarihli vakfiyesi.

Sultan Bayezıd bini Sultan Mehmet Handan kendisine sadakai tamme suret ile intikal etmiş milki olan ve kendisinden bu vakfiyenin suduruna kadar elinde milki ve tahtı tasarrufunda mali olan emlâkini vakfetmiştir ki o da şudur:

İskilip’te hududu erbaası âtide mezkûr hâli arzın hepsini ki, bir taraftan Hacı Karaniye giden tarıkıâm ile, oradan Yaka Mahallesine muttasıl, oradan Oluklu Pınarına giden yolla oradan Bozcakavağa akan su, Bozcakavak deresinden küçük taş altında geçen yol ile mahdut olup tevliyeti oğullarının ve oğullarının oğullarının en salih olanına batından batına intikal eder. Mahsulün gelirinden, İskilip’te kurduğu ve yaptığı mescidin imamına şart ve vakfetmiştir.

 

 

YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ